20 Haziran 2017 Salı

BÜTÜN KABAHAT ELÂLEMDE


Kabahat elâlemde...

Evet, bütün suç elâlemde...

Ne Tayyip’te, ne chp’de, ne mhp’de, ne iktidarda, ne muhalefette, ne kürtlerde, ne dinde, ne Feto’da, ne sende, ne bende...

Kabahat elâlemde...

(Özellikle kabahat... suç değil... kökü “kbh”. Çirkin , kötü davranış demek. “Suç”la kıyaslandığında, daha okkalı. Sevdiğim kelimelerden, sesi anlamıyla çok uyumlu kelimelerden)

Koca bir coğrafyanın, tüm ortadoğu ve  magrebin kaderidir elâlem.

Özgürlüğün bittiği yerdir.

Gözlerin esaretidir.

Fısıltıların ağırlığıdır.

Dedikoduların düğümüdür.

Adı konmamış kuralların, kaidelerin baskısıdır.

İnsanın asla kendisi olmasına müsade etmeyen bir müessesedir.

Canevidir bizim buraların elâlem.

Evden çıkarken “Neme lâzım, eğer bugün ölürsem, arkamdan donları yerden yoplamasınlar, ‘ay hale, jale, bütün mahalle de ne pasaklıymış!’ Demesinler” diye evden çıkmadan iki ayağını bir pabuca sokan keratadır elâlem.

“Ele güne karşı” diye başlayan cümlelerle düzülen düğünler, dernekler, törenlerin tadını kaçırdığı güzel günlerin katilidir elâlem.

“Onları misafire yaptım”, “Evi misafire temizledim”lerin ufaladığı benliklerin, kimliklerin gardiyanıdır elâlem.

Özgür olmanın, kendin olmak demek olduğunu öğrenemeden göçenlerin, ve cenazelerin bile elâlemlere göre tasarlandığı bir  coğrafyadır bizim coğrafya.

Öyle bir hapisanedir ki elâlem, içine doğduğun an kaderin bellidir.

Eflatun’un meşhur mağarası misal, dışarısı nasıldır bilinemediğinden, gönüllü mahkumiyettir.

İçki yasağıyla, giyinme kuşanma yasaklarıyla özgürlükler elden gidiyor sanılır.

Oysa ki hiç özgür olmamıştır ortadoğu, magrep.


Onun doğduğu an kucaklayan, sarıp sarmalayan çok sevdiği bir elâlemi vardır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder