10 Haziran 2015 Çarşamba

VATANINI SEVEN EL KALDIRSIN, İKİ ÇİFT LAFIM VAR KENDİLERİNE




Kutsal sevgilerin canı tümünün cehenneme!

Annem kızacak diye daha ağır konuşmadım, küfredince hoşuna gitmiyor, öyle elâlemin önünde, olmaz diyor, kırmayayım kendisini. Bu nedenle edeplice canı cehenneme dedim.

Evet, bir şeyin önüne kutsal getirdin mi, çok fena demek. Sıkıysa biri laf söylesin, sorgulasın. İşte bunlardan, en  kutsal sevgilerimizden birini, vatan sevgisini, herkese ve herşeye rağmen, irdelemek istedim. Malum, zaman vatan sevgisi yarışı  zamanı. Yedi düvel birbirine girmekte. Tüm bu celâl, tüm bu hiddet niye? Herkes o güzelim vatanı diğerinden daha fazla sevdiği için, bunu anlatma yarışında da ondan. 

Tepeden tırnağa, herkes kendince sevmekte. Böğürerek, haykırarak sevmekte. Hattâ sosyal medya kâdir olsa neredeyse sille tokat birbirine girerek bu kutsal sevgiyi, içlerindeki o coşkuyu birbirine anlatmakta herkes.

Sağcılar  ayrı sevmekte, solcular ayrı,  dinciler ayrı. Herkes ötekinden daha çok sevdiğini anlatmaya çalışmakta, ve bu kaos ortamı bu nedenle oluşmakta.

Vatanını seven her grup, diğer gruplardan da ölesiye nefret etmekte. Buyur buradan yak! Sevgi içimizde, ama aynı zamanda bir o kadar da dışımızda!

İnsanın haykırası geliyor suratlarına: o vatanı vatan yapan o nefret ettiğin “ÖTEKİLER” diye.  Seviyorsan her şeyiyle seveceksin bu vatanı, öyle yağma yok! Ayırma yok! Paket böyle! Bütünüyle alacaksın basacaksın bağrına.

Sırasıyla herkese sesleniyorum:

Ey  kutsal vatan sevgisiyle dolu sağcılar! Bozkurt,  bayrak, cart, curt, hikaye! Sen ne kadar Türk isen, bu memleketin her ferdi de o kadar Türk. Bir deşsen  senin de, ecdadının da kanından kaç Yunan, kaç Rus, kaç Arap, kaç Çerkez, kaç Kürt ve bilumum kaç başka ırk çıkar. Hatta modaymış şimdilerde, millet hangi ırktan olduğunu öğrenmek için internetten test falan yaptırıyormuş. Bilsen ne olacak? Herkesteki aynı kan, aynı et, aynı nefes.

“Allah bir tek Türk’ü de korusun”, hikaye. Bak söylüyorum, ama üzülme, Allah bu konuda en torpilsiz merci. Şimdi indir o sözüm ona  bozkurt  parmağını. “Milliyet” denen şey insan uydurması mevzuyu aş, dünyanın başka dertleri var onlara dön yüzünü. Zira eğer car, car, car bağırmaya, nefretini saçmaya devam edersen,  gelir senden daha akıllısı, kurnazı, gösterir sana hedefini. Sen kavganla meşgulken, o güzelim vatan gerçekten çekilir ayaklarının altından. O sabun fırınları Hitler ile birlikte tarih oldu. Hiçbir ulusu temizlemek kolay değil farklı kanlardan, farklı soylardan, farklı renklerden. Seni üzmek istemem ama, ayırımcılık kimi (olabildiğince) çağdaş ülkelerde en büyük virüs diye anılmakta, bilmek istersin belki.

Ey kutsal vatan sevgisiyle dolu solcular! Halkların eşitliği, kardeşliği, cumhuriyet, demokrasi  derken, serpme içine sağcılardan, dincilerden  nefreti.  Bu dünya da olgunlaşmakta, her  türlü “izm”i sorgulamakta artık. Bu güne kadar mağdur olanları korumak, kollamak insanca, ama durumu da abartma. Onları koruyup kollayacağım derken, başkalarını harcama. Hepimiz parçasıyız bu bütünün. 

En kibirli grup olarak seni görüyorum, eğer ki gerçekten başkalarından daha fazla biliyorsan, farkındaysan, okuyorsan (okumak konusunu hatırlatın sonra, açayım, okumak da modern dünyanın en büyük uyuşturucu tuzaklarından biri haline dönüşebilmekte. Herkes ne okuyorsa , o. Okumayın diyen yok, ama çok bilmenin kibirinin altında biraz da bu çok okuyorum ruh hali yatmakta, dikkat edile!),  evet eğer ki farklı, akıllı hissediyorsan öteki salaklardan o zaman şunu da bil:  birileri salak, sen akıllıysan, hodri meydan, bu çok sevdiğin vatanın eğitim seviyesinin yükselmesine kafayı tak. O salaklarla birlikte yaşamaktasın, kendin gibi olmayanı  aşağılayıp duracağına bir el ver. Sana ne öğretildiysen, osun. Diğerleri için de durum aynı. Daha iyisini bilen, bildiğini esirgememeli bu güzel vatandan, ama sadece ve sadece barış için, insanlık için, insanca yaşayabilmek için. Yani gerekliyse söylemeli. Yoksa sonsuza dek susmalı ademoğlu. Ve konuşmak için önce nefreti, kibiri paketleyip kaldırmalı rafa, sonsuza kadar. Seni üzmek istemem ama, ayırımcılık kimi (olabildiğince) çağdaş ülkelerde en büyük virüs diye anılmakta, bilmek istersin belki…

Ey kutsal vatan sevgisiyle dolu dinciler! Dindarlar demedim, bak özellikle, zira bu topraklara dini makas, bıçak bilumum kesici bölücü alet olarak kullanmak seninle geldi. Biliyorum, dindarları dinden soğuttun, dinime imanıma, diyesim var, ama dinsizim elhamdülillah. Bırak artık bu ayakları. Parayla imanın kimde olduğu bilinemez, sen de takılma çok fazla kurana, ibadete. Dünya alem bütün inançları sorgulamakta, eskidiğini düşündüklerinin yerine yenisini koymakta. Sen de habire her mevzuyu “Ya Allah, Ya Bismillah”a bağlama. Geçmişe olan özlemini de koy sepete, dolunayla denize at, diyeceğim, üstüne de oku bir Fatiha. Zaten İslam’ı da dinlesen, başka herhangi bir inanç öğretisine baksan, sadece ve sadece bugünde hükmün olduğunu hatırlayacaksın. 

Dinin de, güya, herkesi, her şeyi sevmeyi buyuruyor, ayırmadan, yargılamadan. Habire başörtünü, sakalını, takkeni düzeltmekle uğraşmasan, İslam’ın senin inandığın şekillerden daha öte, daha derin, daha hümanist bir inanç olduğu iddiasında olduğunu göreceksin, kimseye gıcık olamayacaksın zaten. Geçmişte takılmak out, anı yaşamak in. Takılma Osmanlı’ya, sırf Atatürk’e inadından maymun ettin kendini. Geçti o pazarlar, hedef Niğde desem olmayacak, ama senin hedef değiştirmen farz. Sana gösterilen yolda devam etmek istersen, dünya aya, sen yaya olacak bilesin.  Vatanını mi, dinini mi daha çok seviyorsun kararı değil bu, bu ayırımcılıktan vazgeç. Seni üzmek istemem ama , ayırımcılık kimi (olabildiğince) çağdaş ülkelerde en büyük virüs diye anılmakta, bilmek istersin belki.

Aaa! Yetti be! Bizim kadar kimse sevmesin vatanını maazallah! Bu büyük sevgiyle getirdiğimiz hale bakın. İnsanın “Ulan, sevmez olaydınız!” diyesi geliyor. (Pardon, ulan dedim.)

Kim seviyor sahiden bu vatanı biliyor musunuz? Artık car car car konuşup fikirleri havada uçurmanın manasız olduğuna inanan bir kesim biliyor, ufak ufak “Ben nerede katkıda bulundum bu yanlışa?” diyenler seviyor. “Şimdi payıma düşen nedir, ben ne yapsam da bir şeylerin değişmesine bir tutam tuz olsam?” diyenler seviyor.

Üzüntülerinin tezahürü çemkirmek değil, bir adım atmak olanlar seviyor.

Yukardaki kategorilerin hiç birine artık ait hissetmeyenler seviyor.

Herkes sevgiden bahsediyor ama pek azımız sevmeyi biliyor.

Gerçekten sevmek neymişi hâlâ öğrenmeye çalışan benden herkese sevgiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder