12 Ocak 2017 Perşembe

YABANCI DİLDE BİR ŞARKI




Hayat bazen anlamadığın bir dilde bir şarkı dinlemek gibi. Melodi güzel, ritm bazen yüksek, bazen alçak, bazen aksak...

Tam aradan bir kaç kelimeyi anladım sanıyorsun, hooppp, bir bakmışsın, senin dilinde bir şey ifade eden sözcük, başka dilde tamamen alakasız bir anlamda. O çal, çörek demiş; sen bal, börek anlamışsın...Buraya ilk aklıma geleni yazmadığım, annem okuyor ya yazıları, fırça yemeyelim şimdi , dolunay molunay da var, neme lazım...

Anlamasan da çalıyor o şarkı bütün planlarda...

Ruh haline göre, bazen hoş geliyor kulağına, bazen de pek boş.

Yüksek tonları var şarkının: etrafında bağırarak daha çok anlaşıldıklarını düşünenleri hatırlatıyor.

Can yakan esleri var; öyle ki, bildiğin dilde konuşanları anlayamadığına hayıflanmayı bırakıyorsun. 

Bazı yerleri ise sadece laf...Diyorsun: ne çok anlatıyor, bir sussa da müziği duysak.

Bazı yerleri ise su gibi akıp gidiyor..."Hiç bitmese bu an," diyorsun. Tutunuyorsun bir notaya, takılıyorsun öylesine.

Elifcik, Elifcik...Allahtan bıraktın anlamaya çalışmayı...Elinden gelen bir tek şey var işte: 
Sadece ritmi kaçırma...

Delinin dediği gibi: O zaman dans, sahiden de!




5 Ocak 2017 Perşembe

ŞAŞMIŞ PUSULA



alev alev uzaklardayım

sönmeyen yangınlarda

kavrulan bedenlerde

yanan her candayım

dinmeyen çığlıklarda

bitmeyen öfkelerde

olmayan sabahlardayım

dinmeyen nefretlerde

perdelenmiş kalplerde

nifaklar kuyusunda

pusulası şaşmış kalplerin

girdabındayım