18 Şubat 2020 Salı

GİDENLER VE KALANLAR





Gidenlerle kalanlar deyince, göç yazısı sandınız di mi? Sizi başlıktan yakaladım...He he...
O gidenler kalanlar değil bu bahsedeceğim. 

Yarın yaşgünüm. İçimdeki kaç tane Elif'ten kaçı benimle, kaçı benden vazgeçti, kaçından ben sıkıldım, bir not alayım dedim.

En belirgini ve beni hiç terketmeyeni, Hain Evlat olanı. Aklıma gerçek olmadığını kazımayı başardığım, ama hücrelerimden hala söküp atamadığım Hain Evlat  Elif, en vefalısı. Destekçisi olduğundan inatçı, arka çıkanı var. Özellikle uzaklarda, böyle özel günlerde, kocaman bir sopa, kafama kafama vuran bir bekçisi var. O bekçiyle aramı düzelttim, çok şükür. Ama napsın, onun da görevi bu hayatta. Emekli olmak yok bu bekçilikten, pazara değil, mezara kadar. Yine de ufak darbelerden sıyırsam da, dan dan indikçe kafaya o sopa, insan yoruluyor. Hep vedalaşıyoruz Hain Evlat Elif ile, amma velakin çok sinsi. Ben atıyorum kapıdan, o giriyor pencereden, yılışık. Ce e e, her yerden uzatıyor kafasını.

Hainlikten gayrı, suçlu Elif var bir de. Suçlu deyince, Kavala'yı salacaklarmış, bugün öğrendim. Üç sene, dile kolay, ne çekti... Ama sonunda serbest kalacak. Beni salacak mercinin ise kafası hala karışık. Her girdiğim ortamda, hiç çaktırmasam da, kendini her yanlış giden şeyden  mesul sanan, her şeyi düzeltme kadrine sahip olduğunu sanan şaşkın suçlu Elif'i seviyorum. Çok hızlı sobelemeye başladım kendisini. Zaten yanlış yerlerde müdahaleye başladı, yaşlanıyor sanırım. Kafa gidiyor kendisinde, yazık.

Kötü Anne Elif'i de bunlara ekleyeyim. Suçlu Elif'le kankalar. Kötü anne olan, genelde geceyarısı, tam yatmadan uyanıyor, neden olduğunu çözemedim, gecelerin kadını o. Uykusuzluklarıma arkadaş. Oturup sohbet ediyoruz bazen. Anlatıyorum ona, anladıklarımı. Hızlı parlıyor, ama çabuk ikna oluyor. Sakinleşiyor. Ama sanırım hain evlat giderken onu da alacak yanına, umuyorum yani.

Bu üçüyle hala takılıyoruz. Gidenleri çekiştiriyoruz bazen. 

Gidenler kimler mi?

Hayırlı Arkadaş Elif var mesela. Şimdi üzülürsünüz siz, hayırlılar gitti de hayırsızlar mı kaldı sana, diye. Üzülmeyin. Sandığınız gibi değildi bu. "Gözüne dizine dursun"cuydu. İyi oldu, taşındı rahat ettik. Hayırlı ya güya, ota boka atlardı. Herkesin her şeyine maydanoz. Beni oyalar, konuları saptırır, kendimle ilgilenmeme mani olurdu. Hep kalabalık isterdi etrafında. Ödü kopardı yalnız kalmaktan. Herkesi kanka bilir, sonra ühüüü ühüüü ağlardı arkalarından. Gitti, giderken de epey bir temizlik yaptı allahtan,  kafa dinlemekteyim valla. 

Çok Sanatçı, Çok Birinci, Çok Popi Elifler de elele verip kayıklara bindiler, gittiler. Ara ara anıyorum kendilerini. Bir bekçi bıraktılar gerçi giderken:Çok Ermiş Elif. Ama o zarasız. Etrafta çok yansıması var, hızlı sobeleniyor. Git, diyorum, biraz daha kalacağım, diyor, ilişmiyorum. Çünkü eğlenceli olabiliyor. 

Çok Bilmiş olanla Beşine Beş, Onuna On Elif, ikisi kanka. İkisi de gidip gidip, ısrarla geri dönüp kapıda bekliyorlar. Yalvarıyorlar, al bizi içeri diye. Diyorum, bayramda seyranda gelin, çok gürültülüsünüz, siz etrafta olunca kendimi duyamıyorum. A! Olmuyor ama... Bazen kalabalıklara karışıcaksam, hadi gelin len,  diyorum, gelin de eğlenelim azıcık. Çünkü hava atmayı bırakmayı henüz istemiyorum. Utançlarımı dengeliyor şimdilik. 

Eh, elliüçümde durum vaziyet budur. 

Duruma uzaktan bakabilen Elif, halinden memnundur. Az evvel Hain Elif'i sakinleştirip, uyuttum, o vesile oldu bu yazıma. Dilerim kışın geri kalanında uyur. Yazık, uyandığında:

-Sen artık emekli ol, Bodrum' a falan yerleş. Aslında en kıymetlim sensin, özlerim nasılsa. Ama yine de sen gelme, ben gelir seni ziyaret ederim, 53  yılın hatırı var ne de olsa, ne çok şey yaşadık birlikte, demeyi düşünüyorum.

Ne dersiniz?