13 Mart 2016 Pazar

YAZ ELİF... ANKARA İÇİNDE SUSSUN DİYE YAZ...

İllüstrasyon sevgili Gürbüz Doğan Ekşioğlu'ndandır


Yaz Elif...

Belki az da olsa işe yarar...

Sen misin üzülen sabah sabah memleketin zavallı eğitim sistemine, YGS midir nedir, ne karın ağrısıysa adı her sene değişen , kendi değişmeyen saçma sapan eğitim trajedisine?

Buyur!

O dangalak sınava giren çocuklara üzülmekten beteri varmış...

Sınavdan evine gidemeyen gencecik çocuklara ağlamak varmış...

Allahım hepimizin aklını koru...

Üzüntünün biri bitmeden, yenisini üst üste koya koya kaf dağı ettik... O gözümüzü, kulağımızı kapadığımız çoook  geçmişlerin vebali bu kadar mı ağır olmak zorundaydı, dedim.

Nasıl atlatacak bu toplum bu travmaları,  nasıl aşacak bu düşmanlıkları, ne zaman dinecek bu toprağın gözyaşları?

Dedim de dedim...

Bakma yalan dolu haberlere. 
Terrör değil bu. 
Nereden bakarsam bakayım, taammüden cinayet. Olmasa dünürlere gidilmez zaten kırkbin korumayla. Olmasa daha başka üzülür insan olan. Çürümüş kalpler çıkmış ekranlara, bıybıybıy, aynı nakarat...Benim aklımı aşan senaryoyu yazanlardır katiller. Bu senaryodan nemalanacak olanlardır... Hem gencecik yavrulara, hem de bir neslin umutlarına kıyanlardır caniler... İç savaşı körükleyen zihniyettir...

Sonra sus Elif, dedim..

Sus ve üzül...

Adabınca.

Beddualarını yut. Şiddetten yana değilsen, başka çaren yok, yut... 

Bombayı patlatan nefretin çare olmadığından eminsen, sadece sus, üzül...

Et duanı canından olanlara...

Hepsine rahmet dile...

Yazdın, ama rahatlamadın... Olsun, sen yine doğru bildiğini yap...

...ki umutlarını öfkeye, korkuya, nefrete, çaresizlik hissine kurban etme...

Güzel ülkenin, dünyanın, bir şeyleri yapmaya çırpınanların, uzun vadede dahi olsa değişime inananların, en çok da senin bu umuda ihtiyacın var...




2 Mart 2016 Çarşamba

YALAN DÜNYAYI KURTARMAK


Dünyanın en zor işi dünyayı kurtarmak değilmiş meğer...

İnsanın kendini kurtarmasıymış...

İnsanın kendini, kendi sandığı şeyden kurtarmasıymış...

Bütün elalemlerinden...Bütün yargılamalarından...

Senelerce “sen “ sandığın şeyden kurtarmasıymış...

“Olman gerekenler”den
“Korktukların”dan
“Seni üzenler”den
“Senin için üzülenler”den
Hatta “seni sevenler”den...Ve dahi “seni en çok sevenler”den
“Sevmek sandıkların”dan
“Hayranı oldukların”dan
“Nefret ettiklerin”den
“Olması gerekenler”den
“Çok şaşırdıkların”dan
“Çok kınadıkların”dan
“Sana çok uygun olanlar”dan
“Sana hiç uygun olmayanlar”dan
“Çok klas”lardan
“Çok paçoz”lardan
“Çok derin”lerden
“Çok sığ”larda
“Düzgün ahlaklılar”dan
“Ahlaksızlar”dan
Bütün “kaliteler”den ve “kalitesizler”den
Hatta “akıllılar”dan, “akılsızlar”dan...
Ve daha neler nelerden...


Bu koca yalanlardan kurtulmadan ne insana, ne memlekete, ne de dünyaya huzur varmış...