14 Ocak 2015 Çarşamba

KANADA'YA YERLEŞEN İZMİRLİ'YE KANADA'YA YERLEŞEN ANKARA'DA DOĞMUŞ, AFRİKA'DA BÜYÜMÜŞ, İSTANBUL'DA YAŞAMIŞ BİRİNDEN MEKTUP


Sevgili Kanada’ya Yerleşen İzmir’li,

Karşıma o kadar çok çıktın ki son zamanlarda , eş dost sağolsun, sen de beni tanı istedim. Ben de Kanada’ya altı ay önce gelmiş, Afrika’nın sıcağında büyümüş, İstanbul boğazına karşı 20 sene sefa sürmüş biriyim. İlk kışım burada. Herkes bana, "Daha bekle, kış görmedin," diyorlar. Nedense, sanki sonunda o efsaneleşmiş kışı görsem, yılsam, bezsem haklı çıksalar ne farkedecek, yaşamam gerekeni yaşıyorum işte, insanlık hali.

Haklısın, ben de yeniyim ve daha kışın ilk günleri. Gerçekten muhteşem bir doğası var buranın. Soğuk  olduğu doğru.  Ben ki yazın yorganla yatardım, Afrika sıcağı yabana atılır bir sıcak değildir, kış bilmeden büyüdüm ben. Hafızamda Ankara’mın 70’li yıllardaki soğuğu var eser miktarda.  Çok üşürdük o zaman da. Ama çok kısa bir döneme ait hafıza bu. Sonrası bende sadece Cezayir sıcağı. Ailecek severiz sıcağı, bir tanecik  yeğenimin adı  Sahra,  sen anla bünyemizle sıcağın ilişkisini. 

Ama verdik bir karar ve geldik buralara, sebepleri es geçiyorum, zira sadece o sebepler yeter soğuğu hissetmemeye. Ama o başka konunun yazısı olsun. Bir arkadaşım “Soğuk yoktur, doğru giyisi vardır,” demişti geldiğimizde. Aklın yolu bir, üşümeyeceğimiz garantili kıyafetler aldık. Bazıları ibiş gibi bulsa da, ben zaten modayla pek işi olmayan biri olduğumdan, memnunum  -40’a dayanan üstümden başımdan. Sıpsıcacık,   öyle kat kat giyinmem dahi gerekmiyor.  Bana çirkin de gelmiyor, sadece Vogue’dan fırlamış gibi olmadığım, asla da öyle olmak istemediğim kesin. 

Soğuğu apaydınlık buranın. Güneşi hiç gitmiyor, bunu kimse bilmiyor bizim oralarda. Herkes bir soğuk tutturmuş, ışık kimsenin umurunda değil. Hep ışıklı olmasının ne kadar ruha iyi geldiğini bilmiyorlar. Şahsi fikrimdir tabi, ışık çok önemli, güneş önemli. Kışın güneşin ışığını hep hissetmek öyle hoş ki... Saatlerce yürüyorum, -20’de  dolaştım daha dün, durup fotoğraf da çektim Beaches’de.  Suyu özlüyorum,  zira gözümü açar açmaz denize derdim ilk günaydını, gece yatarken de  yaz, kış fark etmez terasımda az gevşemeden, dünyayla hesaplaşmadan yatağa gitmezdim.  Bir koşu gidiyorum çok özleyince, hep su kenarında oturmayı hayal ediyorum. En büyük özlemim o şu aşamada. 

Kar daha çok yağmadı, ama yağsa da küremem gerekmiyor. Çünkü  apartmanda oturuyorum. Burada herkes kapısının önünü temizlemekle yükümlü. O çok şikayet ettiğin şey aslında hayatın bence özü, temel fikri, olması gereken: herkes kapınsın önünden sorumlu, her anlamda.  Herkes komşusuna karşı sorumlu, sokağına karşı sorumlu. Bize uzak bunlar. Yadırganır tabi ki. Kar küremeyi sevmiyorsan apartmanda oturmayı tercih edeceksin, sorun kalmıyor. Kerem, eşim "Ben hayatta bahçeli evde oturmam," diyor. Zira kendisi ekâbirdir, hayatta  ne kar kürer, ne araba yıkar, ne de mangal yapar, bunların tümü, ve bilumum insanlığa faydası olmayan başka işler insan doğasına aykırıdır ona göre.  Mümkünse başkalarına yaptırır, yaptıramayacaksa teşebbüs etmez. Haklıdır da, çünkü kendini bilir. Ev yuvadır bizim için sadece, ayrıca zaman da kıymetlidir, dolayısıyla ev demek iş demek olmamalıdır. Ama sefasını sürecek bir özelliği varsa o zaman da şikayet edilmeden yapılır. O terası boğazın hatırına senlerce bayıla bayıla temizledik, onlarca çiçeği hep  söylenmeden suladık senelerce. Bahçeli ev tercihinse,  dikenin de seveceksin, hayat böyle kocaman bir terazi, neyi neden tarttığını bilmen koşuluyla...

Ha, kendimi biliyorum bu nedenle araba da almadım. Zaten harika şoför sayılmam,  ben mümkünse araba almayayım. Hiç sevmedim trafiği, İstanbul'da da tercihim toplu taşımaydı. Bu yadırganan bir şeydir Türkiye'de, nedense , ait olduğumuz sosyal sınıfımız için toplu taşıma münasip görünmez. Ama ben vapur, metrobüs, minibüs, dolmuşçuydum. Burada da yadırgamadım. 

Hele karda kışta. Oturacağımız yeri ulaşımı kolay olan bir yer seçtik. Zaten toplu taşıma gayet kolay, ve her yere ulaşıyor. Taksi var, Uber var, Zipcar var, araba kiralama var. Öyle 3000 dolar hasarı olacak araban yoksa için rahat ediyor biliyor musun. Benim tercihim bu: araç beni bir yerden bir yere götürecek bir şeydir, benim olması şart değildir.  Kazasıyla, kaskosuyla ne uğraşacağım ki, böyle bir tercihle ne araba, ne kaza, ne masraf derdim var.

Artık karşıma çıkıp durma, belli ki burası sana uygun değilmiş, öyle de geç. Herkes çok eğleniyor yazınla,  ve soğukta yaşamamış arkadaşlarım  gerçekten nasıl bir şey bu kadar soğukta yaşamak diye merak da ediyor.  Elif soğukla nasıl başedecek diyor beni düşünen, sıcak sevdiğimi bilen kalpleri. 

Aslında sana yazıyorum dediysem de, sanırım ben arkadaşlarıma  yazdım bu yazıyı: merak etmeyin tatlı arkadaşlarım, İzmir'li değilim, bir yerli saymıyorum kendimi, her yerliyim gibi geliyor bana. Ve herkes kendi tercihini, gerçek tercihini yaşarsa bu hayatta, o gerçeğin her şeyiyle daha kolay baş ediyor diye düşünüyorum tüm kalbimle. 

Biz tercihimizden şimdilik memnunuz. Her yerin olduğu gibi, güzellikleri de var, nahoşlukları da. Neyi seçerse kalbin işte, peşine takılıyorsun. Ben inceliklerini paylaşmayı tercih edeceğim arkadaşlarımla. Hoşuma gitmeyenleri de yaşamam gerekiyormuş deyip, becerebildiğimce alacağım dersimi, önümdeki maçlara bakacağım...Bu saatten sonra hep yapmayı hayal ettiğim gibi...

İzmir'e selam benden sevgili İzmir'li...Dönmüşsün madem, sana mutluluklar İzmir'de. Yolun düşerse beklerim,  lâflarız havadan, sudan...

14 yorum:

  1. Merhaba,
    Ne güzel tesadüftürki, torontodaki ilk kahvaltımı eşimin moral olsun diue bana gönderdiği yazınızı okuyarak yaptım. Benim direncimi nekadar arttırdığınızı inanın anlatmaya kelimeler kafi gelmez. Mont hangi marka aldınız çok merak ettim. Malum istanbuldan getirdiklerimiz burda çok işe yarıyacak gibi görünmüyor. Bir gün starbucksta bir kahve içip toronto ve afrika deneyimlerinizi dinlemek isterim. Iyi günler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili FK cok hos bir.yorum yapmissiniz ama hic ipucu birakmamissiniz. Bloggerin yorumlari cevaplama kisminda sorun var. Dilerim bu yorumu okursunuz .Bana elif@nilisilver.com 'a mail atsaniza sizi bulayim.sevgiler

      Sil
    2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

      Sil
  2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Merhaba Elif Hanım,

    Yazınızı yüzümde koca bir gülümsemeyle okudum çünkü 7 sene İzmirli olarak Toronto'da çok severek yaşadım.High Park civarında yaşadığım sevimli apartmanım gözümün önünde canlandı.

    Şimdide İzmirde sahildeki güzel evim beni sarıp sarmalıyor.Nerede olduğumuz ,kimlerle paylaşım yaptığımız önemli ama asıl önemli olan iç huzur ve kendimizle olan barış halimizdir bizi mutlu kılan diye düşünüyorum. Doğumgünü yazınızı okuyunca ,sizin bunu zaten yakaladığınıza inanıyorum.

    Doğum gününüz kutlu olsun ,nice güzel yaşlar diliyorum.

    Sevgilerle.

    İlknur
    with love İzmir:))

    YanıtlaSil
  4. Tatlı İlknur... çok hoşuma gitti mesajınız. Gayret ediyorum diyelim :) öyle kolay olmuyor kişinin kendiyle tam barışı yakalaması. Severek buradayım ben de, yarın nerede oluruz belli olmaz. Şikayet ettiğim konuları da zaten bana uyan hale getirmeye gayret ediyorum. Çok sevdiğim İzmir'e de sevgilerimi yolluyorum,

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Elif,

    Benim de hislerimi,yaşadıklarımı anlatmışsın. Çok özledim...

    sevgilerimle
    Meltem

    YanıtlaSil
  6. seninki de allaha emanet Meltem'cim, hepimiz aynı yerindeyiz hayatın...gelince görüşelim, sevgiler

    YanıtlaSil
  7. Tesadüfen karsima ciktin Elif... :) Ellerine kalemine saglik. Gerci Avusturya'nin kisi Kanada'ninkiyle boy ölcüsemez ama Alplerin de insani delip gecen keskin bir sogugu vardir. Istanbul'da büyüdüm... Sosyetik yerlerinden birinde hem de... Okumak icin Viyana'ya gelip kalanlardanim. Hic "Aman da memleketim!" diye aglamadim. Hatta arada 4 senelik bir Istanbul deneyimimden sonra topuklarim popoma vura vura geri döndüm... Insan bir yeri yuvasi olarak secerse, oranin suyundan buyundan sikayet etmeyecek arkadas!!! Sevecek orayi herseyiyle... Yasamak icin yolunu yöntemini bulacak. Viyana'yi dünyanin hicbir ülkesine degismem. Buradan daha iyi ve güzel yerler yok mu? Var tabii, ama benim yuvam oralarda degil... Kocam, arkadaslarim, köpegim, isim... Viyana'da iste ya!!! :) Bu arada reklamimi yapayim. Türkiye'den göndersinler sana kitaplarimi... Elcagizlarimla cevirdim! :D :D
    http://kitap.ykykultur.com.tr/cevirmenler/yasemin-pichler
    Viyana'dan sevgiler!!!
    Yasemin Pichler

    YanıtlaSil
  8. yasemin ne güzel ne içten bir yorum...bir tür heidi'sin yani :) viyana'yı ben de çok severim, yakın bir arkadaşım yaşardı orada... memnun oldum... kitaplara bakacağım, konuların da çok ilgimi çekti...ses vermene sevindim... dağlara selamımı ilet lütfen... burası dümdüz :)

    YanıtlaSil
  9. Sevgili Elif,
    Yazilarini severek okuyorum. Senin gibi dusunen pek cok kisinin hislerine tercuman oluyorsun. Devam et ve gunun birinde de mutlaka, toplu olarak bastir. (Kanada'da 30 yil kutuphanecilik yapmis ve halen de tercumanlik yapmaya devam eden birisi olarak - yani az bucuk - ne soyledigini ve yazdigini bilen birisi olarak yaziyorum. Ellerine, gonlune saglik!

    Not: Imla hatalarimin kusuruna bakma. Genelde yapmamaga ozen gosteririm ama cok acele yazdigim icin klavyeyi degistirmedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne güzel mesaj :) yüreklendirici, sıcak.. çok teşekkür ederim.. bir gün karşılaşırız belki .. sevgiler

      Sil
  10. Elinize sağlık, çok tatlı yazmışsınız.

    Önce İzmir'lileri temize çıkarmak adında bir not düşeyim; bu yazının orjinalini çok yıllar önce İngilizce olarak okumuştum, yazanın nereli olduğu belli değildi. Yazının sonunda da pes edip Florida'ya taşınıyordu :) Sizin cevap verdiğiniz yazı bunun "İzmirli"leştirilmiş hali.

    Ben de 8 sene Kanada'da yaşadım. Son 2-3 kışımda da kar küredim, ama bundan hiç şikayet etmedim. O tür işler yapmayı değil ama soğuğu seviyorum :) Hatta vücudun tepkilerine göre havanın ne kadar soğuk olduğunu tahmin etmece oynardım. Nefesim bıyıklarda donuyorsa -29, kulaklar bir fıskeyle unufak olacakmış gibi hissediyorsa -31, vb.

    Şimdi İstanbul'da kış. Ve insanlar AVM'lere doluşmaktan başka pek birşey yapmıyor. Oysa Kanada'da öyle miydi? Kışın eğlence daha fazlaydı bile denebilir. Haftasonu kayak ve board, hafta içi belediyenin ücretsiz pistlerinde buz pateni, hockey vs derken, insanlar kışın tadını çıkarıyordu. Siz de zaten bilmiyorsanız bu aktiviteleri gecikmeden öğrenin derim.

    Ama beni özellikle "soğuğu apaydınlık" kısmı vurdu. En sevdiğim havasıydı oraların, buz gibi, ama pırıl pırıl güneşli havalar. Yerler bembeyazken masmavi gökyüzünde tek bir bulut bile görünmemesi. Zaten Toronto'nun uçsuz bucaksız, bazen rengarenk görünen gökyüzü, yaz kış içimi ferahlatmıştır. Offf, çok özlemişim :)

    Uzun lafın kısası, bu pozitif bakışınız umarım hiç eksilmez, oralarda mutlu olursunuz. Eğer Toronto'daysanız, yavaş yavaş bizim community ile tanışıyorsunuzdur. Selamımı söyleyin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler sıcak mesajınıza...hala buradayım...bunu geçen sene yazmıştım, hala da seviyorum burayı..bu hikayenin her ülkeye ait versiyonu varmış, sonra öğrendim. tatlı insanlar tanıdım burası da her yer gibi... herkes her zaman benzerlerini buluyor..yolunuz düşerse arayın :) sevgiler Erkin

      Sil