31 Mart 2017 Cuma

GÖRÜNMEK Mİ, GÖRÜNMEMEK Mİ? MESELE BÜYÜK



Görünmek mi, görünmemek mi? İşte meselemiz tam da bu... Bütün dünyanın ezeli meselesinin seçenekleri  günümüzde teke indi:

Ya görüneceksin, ya da görüneceksin...Başka seçenek kalmadı. Görünmez olmak fazladan gayret gerektiriyor. Zaten hâl böyleyken görünmemeye çalışmak da bana "bir şey gibi görünmek"le bir geliyor. İnsanda sakladığı çok şey var intibası bırakıyor.

Görüneceğiz, allahın emri de, ne şekilde görüneceğiz, bir tek derdimiz o kaldı...

Bakınız fotoğraftaki güzel kız muhtemelen çağdaş - müslüman görünmek ister. Dekor onu gösteriyor çünkü.

Ama üstüne gerçeküstü bir de hamburger modeli  duran osmanlı kayığının şatafatının, tuğralarının, varaklarının, osmanlıca kelimelerinin önünde, pembiş başörtüsü, pembiş ayfonu, son moda gözlükleriyle karman çorman görünmek iser mi bilmem, ama bana sadece eklektik görünür diyeyim, karman çormandan daha hoş geliyor kulağa.

Tam neye niyet, neye kısmet durumu.

Bu kızın durumunda, anlatmak istediğim şey çok net, bu nedenle kendisi örnek teşkil etti.

Hepimiz imaj yaratma gayretindeyiz.

Sanatçı görünmek isteyenler, habire sergilerde, konserlerde ayfonla.

Kültürlü görünmek isteyenler, hep kültür aktivitelerinde ayfonla.

Akıllı görünmek isteyenler genelde ilmî makalelere gömülmüş hissi yaratan paylaşımlarda.

Spritüel görünmek isteyenler, ohm ohm, ya hu, ya hu,  o inziva senin, bu benim, haberimiz oluyor çok şükür.

Sağlıklı görünmek isteyenler, koşarken, kaçarken, bunları ayfonlarken, adım sayarken falan görünmekte.

Gurme görünenler hep ziyafette allama şükür, ayfonlarıyla.

Her şeye ağlamaktan helâk olmuş çok duyarlılarla, insanlardan nefret eder gibi duran hayvanseverler de bunlara dahil.

Mutlu aileler, mutlu karılar, mükemmel kocalar, özverili analar, babalar da cabası.

Çeşit çeşit imajlar salınmakta etrafta. Hepsi ayfonlarıyla, samsunglarıyla belgelenen imajlar. 

İğneyi, çuvaldızı kendime de saplıyorum, hemen sinirlemesin okuyup da alınanlar. 

Çok görünmek isteyen biriydim ben de. İş kadını görünmeyi seçtim bir ara, bazen de sanatçı, her zaman kültürlü, eh bir ara spritüel, hep akıllı. İyi anne bir de tabi ki, olmazsa olmaz. Hep mutlu aile. Hep başarılı. Ve bir sürü hatırlayamayacağım hâllerde. Hâlâ da görünmemek bana göre değil. Bunlardan biri hortluyor, öne çıkıp diğerlerini ezmeye çalışıyor ara ara. Özellikle görünmek istemediğim yanlarımı: mesela korkaklıklarımı, ya da suflî yanlarımı.. En çok da salaklıklarımı. Tekrarlamaya bayıldığım hatalarımı, iflah olmaz her boka maydonozluklarımı. Bütün karanlık yanlarımı. Farkedince bir duruyorum. Bakıyorum, olduğum gibi görünebiliyor muyum diye. Bir de dönüp şefkat dilenen zayıflığıma bakıyorum hemen...

Bu nedenle kim imajlarına çok itibar ediyorsa, cımbızla çekiyorum ardında yatanları. Gidip sarılmak, başını okşamak geliyor içimden: “Boşver,” demek geliyor içimden. “Ol, arada bir de kendin ol. Yorma bu kadar kendini. Ayfonun kamerasını al kendinden. Bırak da, ye yemeğini. Bırak da, seyret konserini. Bırak da bak gözlerine arkadaşlarının: bak ki, gerçekten senlerle mi onu gör. Bırak da gör, sen kimlerlesin. Neresindesin hayatının. Neresindesin odaklarının.”

Görünmemek günümüzde neredeyse imkansız. Ama görünürken “eklektik”, yani karman çorman olmamak mümkün. O da sadece kendini fazla kadırmamaya çalışıyorsan.

Ayfonlar gerçekten akıllı. Ekrandan gözünü alamazsan, insanın aklını alıyor. Ama o da insan icadı neticede; ekrandan gözünü alabilirsen, aklın da sana kalıyor...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder