2 Eylül 2015 Çarşamba

SIRADAN DİYALOGLAR- HERHANGİ BİR EV- SAHNE 1



-Kız kapat şu televizyonu dedim sana, aaaa! Kapat da ağız tadıyla yemeğimizi yiyelim.

-Tamam anne kapattım.

-İçim parçalanıyor bunları gördükçe, ne günlere kaldık! Bizim plazanın önünü mesken tutmuşlar garipler. Sülalecek dileniyorlar, bebe, belik, görsen Rezzan, için parçalanır. Ne olacak bu dünyanın hali bilmiyorum vallahi. İnsan olan dayanmaz!

-Ay, kapat konuyu Rezzak, dünyanın sonu bu olsa gerek… Biz de bugün dernekte konuştuk, ne yapsak etsek de bunlara biraz yardım toplasak diye. Bir kermes mi yapsak, yemek mi düzenlesek yaz bitmeden. Şu yeni gelen Asude var ya, ay kadın ırkçı çıktı vallahi! Hem de bu devirde! “Yardım edecek bir Araplar mı kaldı!” diye olay çıkardı bugün. Neyse ikna ettik sevaptır diye… Ne kadınlar var ya! Güya okumuş etmiş, ama işte kalpsiz , kalpsiz. Derdi gücü giysin, taksın, takıştırsın gezsin, tozsun… 

-Ee, merhamet herkese nasip olmuyor işte ne yapcan. Çok iyi düşünmüşsünüz benim iyi kalpli hayırsever karıcığım. Şöyle sazlı sözlü bir yemek yapın da biraz içimiz şenlensin. Dünyanın bu kadar derdi arasında biraz ferahlayalım. 

-Anne, ben bu Cuma Cemile’lerde kalabilir miyim?

-Ay şimdi şakkadanak bayılacağım, Cemile dedi yine!

-Dur parlama hemen kıza yahu Rezzan… Bir lafını bitirsin… Söyle kızım, ne var Cemile’lerde bu Cuma?

-Bir şey yok baba, taşındıklarından  beri görüşmedik hiç, cumartesi sabah dersane yok  ikimize de, öylesine yani… 

-Bak Perisu! Sana kaç kere dedim o çingeneyle görüşmeyeceksin diye! 

-Ya anne ya! Sen annesini sevmiyorsun diye bana neden engel oluyorsun ya!!!Kızın ne suçu var!

-Onlar Çingene! 

-Deme şunlara Çingene Rezzan’cığım, sana yakışıyor mu? 

-Yalan mı! Çingene işte.  Boşnak geni var bizde diye hava atar durur, ben bilirim ama, Çingene bunlar… Görüşülmez onlarla.  

-Anne ya .. Taktın kadına sen de..

-Onu bunu ben bilmem! Gidemezsin dedim o kadar! Hem bana yardım edeceksin. Dernekte Suriye’lilere paket yapılacak. Herkesten giymediklerini istedik, ne güzel şeyler geldi görsen vallahi… Millette eski de yok ki anacım! Sonra da alışverişe gideriz, yeni sezonluklar çıkmaya başlamış. Hiçbir şeyim olmuyor vallahi üstüme…

-Al benim iyi kalpli karıcığım, senden mi esirgeyeceğim. Zaten hallettik ihaleyi…Çok şükür. Ödümüz koptu biraz ama, aklın yolu bir. Bizden iyisi yok ki memlekette. Ama bu kez çok pahalıya patladı bize.

-Temel atma ne zaman, ay şimdi ona da elbise lâzım. Böyle çok yerde görününce de elbise yetişmiyor azizim…Her sefere başka şey almak da nasıl zor bilsen, takısı var, ayakkabısı, çantası, elbiseyle de hallolmuyor ki…

-Al ne istersen, bakan makan da gelir şimdi törene, altta kalmayalım… Kaç dana kessek acaba?

-Ya baba kesmesenize şunları her seferinde onar onar!

-Yok bu kez on yetmez, kolay mı aldık işi? Yüz kessek azdır!

-Oha!

-Sen babanla nasıl konuşuyorsun bakayım!

-Ama anne, yazık değil mi o kadar hayvana!

-Sus sen karışma küçük aklınla! Sevabı büyük onun…Hem fakirlere dağıtıyorlar onları biliyor musun sen?

-Evet Perisu. Biz kesmesek onları, bir sürü insan et yiyemiyor  memlekette sen biliyor musun? Sayemizde dönüyor memleketin çarkları.

-Merhametli kocacım benim…Herkes memleketini senin gibi sevse keşke…

-Açma şu televizyonu Perisu! İçim kahroluyor! Vah vah! Daha ne yapsak şunlara acaba? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder