11 Mart 2014 Salı

KARLAR KRALİÇESİNE ÖPTÜRMEYECEKSİN KENDİNİ




































Berkin bugünün en acı haberiydi. Kalplerimizi esir aldı, elimizi, kolumuzu bağladı. Bağırsak olmadı, sussak olmadı . Berkin çok çocuktu çünkü.  Gezi’den miras en üzücü hatıralardan biriydi. ”14 yaşında da böyle ölünmez ki,” diye haykırdık. Biz haykırdık, onlar nefretlerini kustu.  Abuk sabuk paylaşımlarda bulunup en sakinlerimizi bile nefrete buladılar.

Bense tüm o gürültüde bu masalı hatırladım:

Yüzyıllar önce bir sihirli bir ayna icat edilmiştir. Aynayı tabi ki şeytan tasarlamıştır, amacı ise  aslında güzel olan her şeyi çirkinliğe dönüştürmektir. Bu ayna, pislik şeytan ve adamları tarafından  meleklerle kafa bulmak amacıyla cennete götürülürken çok yükseklere çıkmaya dayanamaz ve yanlışlıkla kırılır, ve parçacıkları toz olur, dünyaya savrulur. Bu toz kime değerse, o kişinin içine kötülük girer. Şans bu ya, Andersen'in bir küçük kahramanı nasibini alır bu zerreden. Huyu suyu değişir. Pisliğin teki olur önce.

Gerçi bir masal bu hızda anlatılmamalı, ama şimdi mecburum, yerim dar: 

Bu çocuk tam bahtsız bedevi, üstüne bir de kötülüğüyle nam salmış Karlar Kraliçesi  gelir, bunu bulur öpecek. İşte tam da bu anda zavallı oğlanın kalbi iyice buz keser, ve kraliçe onu kaptığı gibi sarayına götürür. Köle yapar kendine. Sevdikleri de arasınlar ki bulsunlar.

En  etkilendiğim masallandandır bu benim. Karlar Kraliçesi de bence masallardaki pisliklerin en berbatıdır.  Çocuklara işkence edenlerden, karın deşenlerden, güzel kızları zehirleyenlerden, tüm üvey annelerden, hepsinden kötüdür bu kraliçe.  Çünkü diğer masal kötüleri sadece kötülük yaptıklarına değerler. Bir ona bulaşır kötülükleri . Oysa bu pislik birine değdi mi, o öptüğü her kimse, etrafındaki herkes etkilenir bir anda.  Tüm sevenleri mahvolur. Ve mücadele etmeleri gereken şey en zorudur: bünyesine sevgisizlik işlemiş, sevilen bir kalptir. 

Bu çok fenadır işte. 

Bugün hiç birimiz anlayamadık bir çocuğun sıra dışı, hiç bir çocuğa yakışmayacak ölümü karşısında takınılan tavıra. Nasıl bir kalp “Ben verdim emri,” diyebildi, nasıl bir kalp “Su testisi su yolunda kırıldı,” diyebildi, “Gebersin işte devlet düşmanı,” diyebildi.  Nasıl herkesin gördüğü bir gerçeği, bunun cinayet olduğu gerçeğini görmezden geldi gözleri, nasıl bu kadar kötü olabildi insanlık, nasıl, nasıl, nasıllar uçuştu ortalıkta. Bırak kayıtsız kalmayı, insanoğlu nasıl kötülük saçabildi ortalığa pervasızca,  ortada üzülen birleri varken hem de.

Benim bünyem hemen bir masal buldu, ona sığındı. İnsanın anlayamadığı, izahta zorlandığı gerçekler olmaya görsün. Her şeye sığınabilir, kimse “Başıma gelmez, ben mantıktan başka şey tanımam” demesin. Öyle bir sığınırsınız ki masallara izahat için, kendinizi aynada görseniz tanımazsınız.

Şeytan icadı bir ayna kırıldı bir yerlerde, yedi kat göklerde. O ayna saçıldı yerlere göklere, ”bağzı” kalplere. Üstüne de Karlar Kraliçesi öptü mü, işte size bugün anlayamadığımız durumun açıklaması.

Masaldaki oğlan şanslıydı, çünkü onu çok seven bir arkadaşı vardı. Allem etti, kalem etti buldu oğlanı. Ağladı başucunda, eritti kraliçenin buzlarını, aktı gitti sonsuzluğa kötülük aynasının kırıntıları, iyilik kazandı , çocuk saflığı kazandı, sevgi yendi tüm kötülükleri, Andersen’den Allah razı olsun. 

Ama bunlar ayvayı yedi bence. Berkin’e kötülük yapanların, ardından sövenlerin, bunların sevenleri de kendileri gibi, kim gelecek ağlayacak başlarında da kurtaracak bunları. En baştakinin karısı, oğulları, kızları ne kadar seviyorlardır sizce kendisini.  “Sevgi” dolu muhabbetlerini dinledik tüm Türkiye…

Kraliçenin sarayında ebediyete kadar tutsak bunlar, içiniz rahat olsun…Esaretleri  büyük…Hiçbir kıytırık yasa düzenlemesiyle kurtulamayacakları kadar büyük…Hiç bir kefaletle serbest kalamayacakları  kadar büyük...ve hiç bir kefaretle temizlenmeyecek kadar büyük fenalıkları, ayakkabı kutularına da çok güvenmemeliler bence...

Güveneceğiniz bir kalp yoksa o kraliçeye öptürmeyeceksiniz kendinizi…varsa eğer, o kalp sizin peşinizi hiç bırakmaz…Ama eğer yoksa, öptürmeyeceksiniz kendinizi…

Ben  bu masala  sığındım işte bugün…Her baş edemediğim buzdan kalp karşısında yaptığım gibi… Dileyeni , dilediği zaman beklerim… Komşu kapım benim Karlar Kraliçesi. 

2 yorum:

  1. Elifffffff, ben sana ne diyeyim,yüreğine,kalemine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pelin'cim tatlım bi tanem, sen bir şey demesen de olur... hayatta en çok bildiğim 2-3 kişiden birisin..

      Sil