8 Eylül 2014 Pazartesi

BEKLEMELERE DAİR



Tüm istasyonla birlikte beklemesi gerekecekti. Aksama varmış seferlerde yine. Derin bir nefes aldı, yogada yaptıkları gibi. Derin derin nefes al, karnına karnına. Nefes içine soldan sağa, sağdan sola geniş geniş yayılınca kıkırdadı.

- Nasıl da havaya giriyorum ulan, dedi. Bir de yoga yapıyor olsam havamdan geçilmez, üç aya kendimi Buda sanmaya başlarım ben!

Daha sadece niyet etmişti yogaya başlamaya, kulaktan dolma birkaç bilgiyle de “derin derin nefes al, ver” , hemen hayatına sokmuştu. Fikren girmesi yeterdi bir şeyin bünyesine, yarısından çoğunu istila ederdi hemencecik. Daha yoga stüdyosunun kapısından girmemişti, ama sadece başlayacağını aklına getirmek bile yürüyüşünü, duruşunu, tüm edasını kırk yıllık yogacı haline sokuvermeye yetmişti. 

-Çık çık çık havadan, hemen bir yer bul otur , belli ki ağacız burada yine, diye silkeledi kendisini.

Bir an acaba metrodan çıksa, bir otobüse atlasa mı, diye düşündüyse de vaz geçti, birkaç nefes yetmişti bünyeyi sakinleştirmeye. 

-Cümbür cemaat beklemedeyiz,  beklenen tek. Ama bekleyenlere bak, çeşit çeşit. O “tek “ şey herkese bambaşka anlamlarla gelecek.

Nefesler gerçekten işe yaramadıysa da placebo etkisi çok hızlıydı, ya da gerçekten çok yorgundu. Pelte gibi hissetmekten bunu ayırt edemedi.

-Pelte hali de beklemek için en ideal haldir zaten, deyip bir bankın ortasına sıkıştı,  iki irikıyım kadının ortasına büzüştü. Sırtını da dayayabilmişti.  Pelte halinde olmazsan beklemek ızdırap olur, bu sebeple bünyede en  ideal bekleme hali pelte halidir. Daha diri olursan, ajitasyonu artar beklemenin, hareketlenir beklemek, ki tadını kaçırır beklemenin, içine telaşı sokar. Kıpır kıpır beklersen, beklenen şey daha bir gelmez olur…Orta yaş için ideal bekleme halidir pelte hali.

Göz gezdirdi istasyona. Pelte olabildiğine şükretti. Yaşlanmakta olduğuna şükretti. Ya hep o gençlik enerjisinde olsaydı! Uzun yaşamazdı kesin.

iyice gevşemişti. Gözlerini kapadı. Geçmişe uzandı içindeki bekleme hali. Alaaddinin cini misali süzüldü istasyona, kocaman bir perde oldu. Perdede bir havaalanı canlandı, içi kıkırdadı bu hatırayla. Hayatının en saçma beklemesini hatırladı. En telaşlı beklemesini…

-Liste başı bu dedi. Buradaki tüm bekleyenlerin tüm hayatlarının beklemeleri içinde bu kadar saçma sapanı yoktur. Keşke bir yarışmada olsaydık, geçti içinden. 

Beklenenin, beklendiğini bilmediği, bekleyenin ise beklemesinin telaşıyla hiç gerek olmadığı halde kendisine hakim olamayıp nerede bekleyeceğini şaşırmasıyla vuku bulmuş bir saçmalıktı yıllar öncesine dair. Öyle bir heyecanla olayı arapsaçına döndürmüştü ki, “Çok şükür şu ‘derin nefes al,  ver’ icat oldu da, böyle bir saçmalığa bir kaç nefesle aklını havalandırıp, cesaret edemeyecek kadar büyüdüm” diye düşündü. Beklenen gelmemişti, çünkü başka yere gitmişti. Ama zaten o esas beklenmesi gereken yere gidecekti, bekleyen olduğu yerde beklese, daha kolay kavuşulunacaktı. Bekleyen bünyenin diri olmasının yol açabileceği en taraji komik durumdu bu. 

Birden yanındakilerin bakışlarını sağlı, sollu üstünde hissetti. Sesli mi gülmüştü? Biraz kızardığını hissetti. Kendisine gülümseyen gözlere sağlı, sollu selam verdi. 

-Herkesin böyle unutulmaz bekleme anıları olmalı, diye düşündü, beklerken oyalanacak. Standart beklemelerden farklı bir tane hiç olmazsa, tek bir anı yeter diye düşündü tekrar tekrar düşünülerek tüm beklemeleri eğlenceli kılacak.

“Eğlenceli” kelimesinin derin nefeslerle  havalanmış aklından geçmesiyle oluşan cereyandan içi serinledi, bu serinliğin iyi geldiğini ayrımsadı. Beklemenin en büyük can kırığı halini hatırlamanın hiçbir yerine batmadığını fark etti. 

-Şebnem Ferah’a da yazmalıyım diye düşündü, bilmesi lazım hikayenin sonunu…Ne yanağımdan süzülenler, ne içinde yüzdüğüm deniz, hiç biri eski anlamlarında değil, diye düşündü. 

Herkes o gelecek tek şeyi, treni bambaşka hallerde beklerken düşündü bunları. 

Ve bir sürü telaşlı, içi kıpır kıpır müteakip beklemeler belirdi cinli ekranda, istasyonda. Hepsi sükunetle hatırlandı, gülümsemeler ardarda tren oldu, çuh çuh geldi önünde durdu.



Kadın kalktı banktan, usulca trene bindi  arkasına bakmadan. Beklemeler yer açtı, kadın ferahça oturdu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder