24 Ağustos 2015 Pazartesi

ONLAR - BİZLER DİYE DİYE...


 Sting'den Bach eşliğinde Alessandra Ferri,


Bu güzelliği seyrederken neler geldi aklıma.. 

Yaşım 14-15 civarı. Gelmişiz Cezayir'den. Öyle bir şeyleri beğenmediğim yaşlardayım, hele hele gelmişim ecnebi okullardan, memleket Ferdi'yle, Sezen'le yıkılıyor...Akrabaların bir kanadı var, aslında iki taraftan iki kanat bunlar. Bunlar benim dinlediklerimle, seyrettiklerimle, sevdiklerimle dalga geçip dururken, ben babamı dinleyip tüm tacizlere sessiz kalıyorum. Neden? Edepli olacağız çünkü. Bİze Allah'ın verdiği şans onlara verilmediği için onlar başka şekilde büyümekteler. Zevklerimiz tabi ki aynı olmayacak.

Biz tevâzu adı altında, yine başka bir kibir versiyonuyla onların her iğnelemesini sineye çekeceğiz. Çektik de.. Baleyle dalga geçtiler, "bale mi, o da ne gâvur icadı, biz atarız göbeğimiz" dediler, şakkıdı şakkıdı attılar..."Police mi? , öyle şarkıcı adı mı olur , ne o öyle, bizim Ümit Besen' imiz var", dediler, koydular rakıları böğüre böğüre ağladılar nikahına gidemediği sevgilisine...O beğenmedikleri batının ithal Marlboro'suyla hava atmayı bildiler ama.. Çoraplarının içinden şşşrraakkk! masaya çıkartıp paketi vurarak... Klasik müziğe, konsere hep dudaklarının bir ucu yerlerde baktılar... "Koy kızım şöyle bir uzun hava, da içimiz açılsın". Biz bize diretilenden başka bir dünyanın farkına varmaya başlamışken, onlar geleneklerin, göreneklerinin hümanist taraflarına değil, kendilerini hapsedecek yanlarına övgüler yağdırdılar. Kendileri gibi olmayanları hep iğneleyerek, aşağılayarak, tiksinerek...

İşte onların hepsi büyüdü şimdi, bebeler belikler okudu, hepsi paralandı, çağdaşlaştı. Ama sadece tüketme şekilleri çağdaşlaştı: Artık yer sofrasında yemek yemek övülmez oldu, İstanbul'un pahalı restoranlarına, güzel mahallelerine eriştiler. O İtalya'dan aldığım yazlık kırmızı çizmelerle dalga geçen tayfa, moda dergisinden çıkmış gibi yaşamaya başladı...Bize benzediler görüntüde...İçleri hala aynı iğnelerle dolu...Ve her yerdeler... Ve kendileri gibi olmayandan daha fazla nefret ederek her yere yayıldılar.

Onlar bizi kabul etmezken, biz onları kabul etmeye zorlandık. Bizi hep susturdu babam. Bakın içimde kalmış yüzlerine haykırmadıklarım. Bunu seyrederken hatırladım bir daha...
Onların yaptıklarını yapmayarak yol alırsak memleket için umut olacak...Şimdi çoğu arkadaşım aynı şeyi yapmakta: kendisi gibi olmayandan şiddetle nefret etmekte... Dünyanın tüm güzelliklerinin farkında olan bir tayfa üstelik bu. Doğayı, sanatı, incelikleri hissedebilen bir tayfa.. Ama içleri bizi bu hale getirenlere karşı korkunç bir öfkeyle dolu.
Budur üstesinden gelmemiz gereken. Onların nefretini anlarsak, bizi saran endişeyi anlayabileceğiz. Ben kendi adıma çok düşünüyorum bunu. İçimi her Tayyip nefreti sardığında düşünüyorum. Her çocuk bok yoluna gittiğinde düşünüyorum...Her öfke krizini kapıda hissettiğimde duruyorum ve düşünüyorum...

Bizim akrabalar üstünden düşününce daha kolay oluyor anlamam...

Seyredin bir daha bu güzelliği.. Ve sonra siz de bir düşünün... Her nefret anında düşünün, her umutsuzluk anında ise güzel bir şey seyredin.. Ya da dinleyin...

İşe yarıyor inanın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder